9 Aralık 2011 Cuma

Özlem...


Bu aralar çeşitli şeylere özlemim tavan yapmış durumda..ışıltılı şehir ufak gelmeye başladı artık..sokakalarda yürümeyi çok ozler oldum..vapuru yakalamak için son sürat koşmayı(vapuru ayrı o şehirde canlı yaşamı ayrı özledşm anlıycağan)..aniden yapılan arkadaş planlarını, geceleri sabahlara bağlayan upuuzun sohbetli günleri...kıkır kıkır pijama gecelerini...tembel hafta içi günlerini...kendi mesleğimi...paperların arasında yok oluşumu...tam onemli noktayı anladım dediğimde, paperın sonundaki bir sonraki çalışmanın gerekliliğini söylemesini bile...

Hayır pışmanlık veya elimdekilerin beni mutlu etmemesi değil durum.belkide yaşadığım farklı tecrübelerin yerine onlar kadar beni doyurucu birşeylerin konulamamasıdır...uzaklarda yaşarken bahsettiğim kendini kandırmacalar-hani özlemini hatırlatmamacalar- pek işe yaramıyor buaralar...zaten pek düşünmeye fırsat kalmıyor hafta içi yoğunluğundan..belli bir saatte çıkamamanın sıkıntısı çok var bu aralar..bunun belli bir periotta olması hiç problem değil ama baktığımda yaklaşık 2 buçuk aydır durum bu..gidişat bu...neyse günah duvarı yapmıycam seni şikayet panosu fln gibi bir düşüncemde yok..

İşte belki de kafamızı dağıtacak bir kalabalık yok burda...ya da içini döküp sana akıl verecek bir dost...eskilerden dost geçmişini okulunu hatıralarını bilen dost...
hayatta en önemli şeyler yanında heryere götürmen gerekn o üç şey çok belliymiş; seni dinlemekten bıkmıycak, heranını paylaşacak bir dost(kocam değil-o benim daim dostum ama bazen onu da çekiştirmem gerekiyor:)), sizi durdurak bilmeden çalışsanız dahi mutlu edecek bir meslek ve bunun size karşılayacağı doyurucu imkanlar(doyurucu ya dikkat-sen nekadarla mutlu oluyarsan, nekadar genişşse miden okadar doyurucu olmalı), he bide seninle o büyük kahvaltı sofrasını payalşacak mutlu ailen.. sanırım hayatınızı anlamlı, yaşadığınızı size hissettiren bu üç şey, o gizli bir adaya düşsen yanında neler alırdının yanıtı benim için çok belli bu aralar...

Gece baktığımda hiç uyumayan bu şehirde milyonlarca hayat, annem hep der, ananem bak bu kadar ışık yanar bu evlerde her birinin ayrı derdi her birnin ayrı sorunları var kendini şanslı bil dermiş diye...burdaki ışıklarla kıyaslayınca sözlerini daha da garip hissediyorum..kendi yaşadığım binaya bakınca ufak bir kasaba nüfusu, bi okadar farklı insan bi okadar farklı istekler beklentiler...demek istediğim şu ki..biliyorum herkesin hayyattan herdaim beklentileri var bitmeyen istekler ve memnunıyetszlikler..ama bi farkla benimkiler bazı önemli tespitler hayat kurtarsın diye...

Doyumsuluktan değil işte özlemden birazcık...kimisi bu döneme değişik bir macera diye bakar, kimisi sunulmuş hiç kaçırılmıyacak bir fırsat..ben de işte beni hangi yönde büyütück değişitirecek hayatıma nasıl yenilikler katacak diye baktığım bir dönem gibi görüyorum bu aralar...




Hiç yorum yok:

 
© duygulu notlar | Designed by Thailand Hotels, in collaboration with Tech Updates, Webdesign Erstellen and Premium Wordpress Themes